bg_cloud
bg_cloud
bg_cloud
İstikamet LogoGİRİŞ YAP

1 Muharrem 1446

UYKUDAN UYANINCA YAPILACAK ZİKİRLER

1- UYKUDAN UYANINCA YAPILACAK ZİKİRLER

«الْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِٓي أَحْيَانَا بَعْدَ مَآ أَمَاتَنَا وَإِلَيْهِ النُّشُورُ».
1‑ “Hamd/övgü bizi öldürdükten son­ra yeniden dirilten Allah içindir. Dönüş O’nadır.” (Buhari, Müslim)

«لَا إِلٰهَ إِلَّا اﷲُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ. سُبْحَانَ اﷲِِ، وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ، وَلَا إِلٰهَ إِلَّا اﷲُ، وَاﷲُ أَكْبَرُ، وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللّٰهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ، رَبِّ اغْفِرْ لِي».
2‑ “Allah’tan başka hak ilah yoktur. O, tektir ve ortağı yoktur. Mülk/egemenlik O’nundur ve hamd O’nadır. O, her şeye gücü yetendir. Allah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Hamd, Allah’a­dır. Allah’tan başka hak ilah yoktur. Ve Allah en büyüktür. Güç ve kuvvet ancak yüce ve büyük olan Allah iledir. Rabbim! Beni bağışla!” (Buhari)

«الْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذي عَافَانِي فِي جَسَدِي، وَرَدَّ عَلَيَّ رُوحِي، وَأَذِنَ لِي بِذِكْرِهِ».
3‑ “Hamd/övgü; vücûduma afiyet veren, ruhumu bana geri döndüren ve bana, kendisini zikretme fırsatı veren Allah içindir.” (Tirmizi)

أَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
﴿إِنَّ فِي خَلْقِ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاخْتِلَافِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ لَآيَاتٍ لِأُولِي الْأَلْبَابِ  الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللّٰهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَى جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذَا بَاطِلًا سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ  رَبَّنَآ إِنَّكَ مَنْ تُدْخِلِ النَّارَ فَقَدْ أَخْزَيْتَهُ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ أَنْصَارٍ  رَبَّنَا إِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِيًا يُنَادِي لِلْإِيمَانِ أَنْ ءَامِنُوا بِرَبِّكُمْ فَاٰمَنَّا رَبَّنَا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرْ عَنَّا سَيِّئَاتِنَا وَتَوَفَّنَا مَعَ الْأَبْرَارِ  رَبَّنَا وَءَاتِنَا مَا وَعَدْتَنَا عَلَى رُسُلِكَ وَلَا تُخْزِنَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّكَ لَا تُخْلِفُ الْمِيعَادَ  فَاسْتَجَابَ لَهُمْ رَبُّهُمْ أَنِّي لٓا أُضِيعُ عَمَلَ عَامِلٍ مِنْكُمْ مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَى بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍ فَالَّذِينَ هَاجَرُوا وَأُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ وَأُوذُوا فِي سَبِيلِي وَقَاتَلُوا وَقُتِلُوا لَأُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَلَأُدْخِلَنَّهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الأَنْهَارُ ثَوَابًا مِنْ عِنْدِ اﷲِِ وَاﷲُ عِنْدَهُ حُسْنُ الثَّوَابِ  لَا يَغُرَّنَّكَ تَقَلُّبُ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي الْبِلَادِ  مَتَاعٌ قَلِيلٌ ثُمَّ مَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمِهَادُ  لَكِنِ الَّذِينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا نُزُلًا مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ وَمَا عِنْدَ اللّٰهِ خَيْرٌ لِلْأَبْرَارِ  وَإِنَّ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَمَنْ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَمآ أُنْزِلَ إِلَيْكُمْ وَمآ أُنْزِلَ إِلَيْهِمْ خَاشِعِينَ لِلّٰهِ لَا يَشْتَرُونَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ ثَمَنًا قَلِيلًا أُولَئِكَ لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ إِنَّ اللّٰهَ سَرِيعُ الْحِسَابِ  ياأَيُّهَا الَّذِينَ ءَامَنُوا اصْبِرُوا وَصَابِرُوا وَرَابِطُوا وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ﴾
4‑ “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde akıl sahibleri için şüphesiz deliller vardır. Onlar ayaktayken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: 'Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın, Sen (tüm noksan sıfatlardan) münezzehsin. Bizi ateş azabından koru.' derler. 'Rabbimiz! Sen kimi ateşe sokarsan, onu şüphesiz rezil etmiş olursun, zulmedenlerin hiçbir yardımcıları yoktur.' 'Rabbimiz! Biz, Rabbinize inanın diye imana çağıran bir davetçi işittik de hemen iman ettik. Rabbimiz! O halde Sen günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, canımızı iyilerle beraber al.' 'Rabbimiz! Peygamberlerine vaad ettiklerini bize ver, kıyâmet günü bizi rezil etme. Sen, şüphesiz sözünden dönmezsin.' Rableri dualarını kabul etti: 'Birbirinizden meydana gelen erkek olsun, kadın olsun sizlerden amel edenin amelini boşa çıkarmam. Hicret edenlerin, memleketlerinden çıkarılanların, yolumda ezaya uğratılanların, savaşan ve öldürülenlerin günahlarını elbette örteceğim. Andolsun ki Allah katından bir nimet olarak onları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Nimetin güzeli Allah katındadır.' Kafirlerin diyar diyar gezip refah içinde dolaşması sakın seni aldatmasın; az bir faydalanmadan sonra onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü duraktır! Fakat Rablerinden sakınanlara, Allah katından bir ikram olarak içlerinden ırmaklar akan, içinde sürekli kalacakları cennetler vardır. Allah katındaki şeyler, iyi olanlar için daha hayırlıdır. Kitab ehlinden de Allah’a huşu duyarak inanıp Allah’ın âyetlerini az bir değere değişmeyenler vardır. İşte onların ecirleri Rablerinin katındadır. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir. Ey iman edenler! Sabredin, (düşman karşısında) sebat gösterin, cihâda hazırlıklı bulunun, Allah’a karşı gelmekten sakının ki başarıya erişebilesiniz.” [Al-i İmran, 190-200, (Buhari, Müslim)]