bg_cloud
bg_cloud
bg_cloud
İstikamet LogoGİRİŞ YAP

1 Muharrem 1446

(TEKBİRDEN SONRA) İFTİTAH DUASI

16- (TEKBİRDEN SONRA) İFTİTAH DUASI
«اللّٰهُمَّ بَاعِدْ بَيْنِي وَبَيْنَ خَطَايَايَ كَمَابَاعَدْتَ بَيْنَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ، اللّٰهُمَّ نَقِّنِي مِنْ خَطَايَايَ، كَمَا يُنَـقَّى الثَّوْبُ الْأَبْـيَضُ مِنَ الدَّنَسِ، اللّٰهُمَّ اغْسِلْ خَطَايَـايَ بِالثَّـلْجِ وَالْماَءِ وَالْبَـرَدِ».

1‑ “Allah’ım! Doğu ve batının arasını uzaklaştırdığın gibi beni de günahlarımdan uzaklaştır. Allah’ım! Beyaz elbisenin kirden temizlenişi gibi beni de günahlarımdan temizle. Allah’ım! Beni, günahlarımdan kar, su ve dolu ile arındır.” (Buhari, Müslim)
«سُبْحَانَكَ اللّٰهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، وَتَبَارَكَ اسْمُكَ،
وَتَعَالٰى جَدُّكَ، وَلَا إِلٰهَ غَيْرُكَ».

2‑ “Allah’ım! Sana hamdederek Seni tüm noksanlıklardan tenzih ederim. İsmin mübarek ve şânın yücedir. Ve Senden başka hak ilah yoktur.” (Tirmizi, İbn Mace)
«وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ، إِنَّ صَلَاتِي، وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ، وَمَمَاتِي لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ، لَا شَرِيكَ لَهُ وَبِذٰلِكَ أُمِرْتُ وَأَنَا مِنَ الْمُسْلِمِينَ، اللّٰهُمَّ أَنْتَ الْمَلِكُ لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ، أَنْتَ رَبِّي وَأَنَا عَبْدُكَ ظَلَمْتُ نَفْسِي وَاعْتَرَفْتُ بِذَنْبِي فَاغْفِرْ لِي ذُنُوبِي جَمِيعًا إِنَّهُ لَا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ، وَاهْدِنِي لِأَحْسَنِ الْأَخْلَاقِ لَا يَهْدِي لِأَحْسَنِهَا إِلَّا أَنْتَ، وَاصْرِفْ عَنِّي سَيِّئَهَا، لَا يَصْرِفُ عَنِّي سَيِّئَهَا إِلَّا أَنْتَ، لَبَّيْكَ وَسَعْدَيْكَ، وَالْخَيْرُ كُلُّهُ بِيَدَيْكَ، وَالشَّرُّ لَيْسَ إِلَيْكَ، أَنَا بِكَ وَإِلَيْكَ، تَبَارَكْتَ وَتَعَالَيْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ».

3‑ “Yüzümü, Hakk’a yönelerek, gökleri ve yeri yaratana çevirdim. Ben, müşriklerden değilim. Namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Bununla emrolundum ve ben Müslümanlardanım. Allah’ım! Melik Sensin, Senden başka ilah yok. Sen Rabbimsin ve ben Senin kulunum. Nefsime zulmettim. Günahımı itiraf ettim. Tüm günahlarımı bağışla. Şüphesiz, günahları ancak Sen bağışlarsın. Beni ahlâkın en güzeline erdir. Onun en güzeline ancak Sen erdirirsin. Kötü ahlâktan beni uzaklaştır ki, ancak Sen uzaklaştırırsın. Emret, Allah’ım emret! Hayrın tümü iki elindedir. Ve şer, Sana ulaşmaz. Ben Seninle varım ve Sana döneceğim. Mubârek ve yücesin. Senden mağfiret diler ve Sana tevbe ederim.” (Müslim)
«اللّٰهُمَّ رَبَّ جِبْرَائِيلَ، وَمِيكاَئِيلَ، وَإِسْرَافِيلَ فَاطِرَ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ، عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ، أَنْتَ تَحْكُمُ بَيْنَ عِبَادِكَ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ. اهْدِنِي لِمَا اخْتُلِفَ فِيهِ مِنَ الْحَقِّ بِإِذْنِكَ إِنَّكَ تَهْدِي مَنْ تَشَاءُ إِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَـقِيمٍ».

4‑ “Cebrâil’in, Mîkâil’in, İsrâfil’in Rabbi; göklerin ve yerin yaratanı, gizliyi ve aşikârı bilen Allah’ım! Ayrılığa düştükleri şeylerde kulların arasında Sen hüküm verirsin. İhtilafa düşüldüğünde beni, izninle Hakk’a ulaştır. Şüphesiz Sen, dilediğini doğru yola erdirirsin.” (Müslim)
«اَللّٰهُ أَكْبَرُ كَبِيرًا، اَللّٰهُ أَكْبَرُ كَبِيرًا، اَللّٰهُ أَكْبَرُ كَبِيرًا، وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ كَثِيرًا، وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ كَثِيرًا، وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ كَثِيرًا، وَسُبْحَانَ اللّٰهِ بُكْرَةً وَأَصِيلاً».
«أَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ؛ مِنْ نَفْخِهِ وَنَفْثِهِ وَهَمْزِهِ».

5‑ (Üç kere) “Allah, büyüklükte en büyüktür. Allah, büyüklükte en büyüktür. Allah, büyüklükte en büyüktür. Allah’a çokça hamdolsun. Allah’a çokça hamdolsun. Allah’a çokça hamdolsun. Sabah-akşam Al­lah’ı tüm noksanlıklardan tenzih ederim.”
“Şeytan’dan, kibrinden, yalanından ve ves­vesesinden Allah’a sığınırım.” (Ebu Davud, Ahmed)
«اللّٰهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ، وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ قَيِّمُ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ، وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ، [وَلَكَ الْحَمْدُ لَكَ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ] [وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ مَلِكُ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ] [وَلَكَ الْحَمْدُ] [أَنْتَ الْحَقُّ، وَوَعْدُكَ الْحَقُّ، وَقَوْلُكَ الْحَقُّ، وَلِقَاؤُكَ الْحَقٌّ، وَالْجَنَّةُ حَقٌّ، وَالنَّارُ حَقٌّ، وَالنَّبِيُّونَ حَقٌّ، وَمُحَمَّدٌ ﷺ حَقٌّ، وَالسَّاعَةُ حَقٌّ]
[اللّٰهُمَّ لَكَ أَسْلَمْتُ، وَعَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ، وَبِكَ اٰمَنْتُ، وَإِلَيْكَ أَنَبْتُ، وَبِكَ خَاصَمْتُ، وَإِلَيْكَ حَاكَمْتُ. فَاغْفِرْ لِي مَا قَدَّمْتُ، وَمَا أَخَّرْتُ، وَمَا أَسْرَرْتُ، وَمَا أَعْلَنْتُ] [أَنْتَ الْمُقَدِّمُ، وَأَنْتَ الْمُؤَخِّرُ لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ] [أَنْتَ إِلٰهِي لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ]».

6‑ “Allah’ım! Hamd, Sanadır. Sen, gök­lerin, yerin ve onlarda bulunanların nurusun. Hamd, Sanadır. Sen; göklerin, yerin ve onlarda bulunanların efendisisin. [Hamd Sanadır. Sen göklerin, yerin ve onlarda bulunanların Rabbisin] [Hamd Sanadır. Göklerin, yerin ve onlarda bulunanların mülkü/egemenliği Sana aittir.] [Hamd Sanadır. Sen, göklerin ve yerin hükümdârısın] [Hamd Sanadır] [Sen
Haksın, vaadin de haktır. Sözün hak ve Sana dönüş de haktır. Cennet ve Cehennem hak, peygamberlerin de haktır. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem hak ve kıyâmet haktır.]
[Allah’ım! Sana teslim oldum; Sana tevekkül ettim, Sana iman ettim ve tevbe edip Sana döndüm. Senin düşmanını düşman edindim. Ve Senin hükmüne başvurdum. Gizli ve aşikâr, yaptığım ve yapacağım amellerimi bağışla] [Öne geçiren ve geriye bırakan Sensin. Senden başka hak ilah yoktur] [Sen, benim ilâhımsın. Senden başka hak ilah yoktur.]” (Buhari, Müslim)